Makale özeti hazırlanırken
yazarların kullandığı başlık dağılımına sadık kalınmıştır. Bu başlıklar
şekildeki şöyledir:
Giriş
1.
Dış
Borçlanma Nedenleri
2.
Dış
Borç-Ekonomik Büyüme İlişkisini Açıklayan Yaklaşımlar
3.
Dış
Borç-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Uygulaması
Sonuç
Giriş
Ülkeler giderek artan
küreselleşme, gelir adaletsizlikleri, kaynak dağılımındaki adaletsizlikler gibi
sebeplerle birbirleri arasında gelişmişlik farkları yaratmaktadırlar. Günümüz
dünyasında bazı ülkeler gelişme süreçlerini çok daha önce başlatıp sürdürürken
kimi ülkeler de bu sürece henüz yeni geçebilmiştir. Gelişmekte olan ülkeler
şeklinde isimlendirilen bu devletler için gelişimlerini sürdürmek için ihtiyaç
duydukları fonları yurtiçinden karşılayamadıklarından dış borçlara
yönelmişlerdir. Türkiye için de bu durum 1950’lerden beri böyledir.
Dış kaynaklardan gelir elde
etme yöntemi olarak isimlendirilen dış borçlanma, gelişmekte olan ülkeler için
kalkınmanın önemli bir ayağı olmuştur. İç tasarrufların yatırım ihtiyacını
karşılamada yetersiz kalması gelişmekte olan ülkeleri dış borçlanma yoluna
götürmektedir. Yine ithalatı ihracatından fazla olan ülkeler de döviz kıtlığını
dış borçlara yönelerek aşmayı tercih etmektedirler.
Dış borçların ekonomik büyüme
ile ilişkisini inceleyen bilimsel çalışmaların sonuçlarına bakıldığında ortak
bir sonuç göremiyoruz. Dış borçların büyümeyle negatif ilişkisi ağır bassa da pozitif
ilişki olduğunu gösteren çalışmalar da mevcuttur. Türkiye için yapılan
çalışmalarda dış borçların ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini sonucuna
varılmıştır.
1. Dış
Borçlanma Nedenleri
IMF,
WB, OECD VE BIS ortak tanımına göre dış borç bir ülkede bulunan yerleşiklerin
yerleşik olmayanlara karşı sözleşmeli yükümlülükleridir. Bu yükümlülük faizli
ya da faizsiz olabilen anapara ödemeleridir. Ülkeye yapılacak büyük yatırımlar
açısından dış borçlar büyük önem arz etmektedir. Ülkelerin dış borçlara
yönelmesinin sebeplerinden bazılarını iç borçlanma imkânının düşük olması,
döviz ihtiyacının olması, kronikleşen bütçe açıkları ve olağanüstü durumlarda
doğan acil fon ihtiyacı şeklinde sıralayabiliriz. Gelişmekte olan ülkelerin dış
borçlanmaya yönelmesinin en büyük nedenleri yatırımların iç kaynaklarla finanse
edilememesi ve ihracat ile ithalat farkından oluşan döviz ihtiyacının
karşılanması gerektiğidir.
2. Dış
Borç-Ekonomik Büyüme İlişkisini Açıklayan Yaklaşımlar
Dış
borçların bir ülke ekonomisinin büyümesine olan etkisi ilk bakışta belirsizdir.
Bu etki ülkenin iç dinamiklerine, borcun faiz oranına ve dış borçla elde edilen
kaynağın etkin şekilde kullanılıp kullanılmamasına bağlıdır. Etkin kullanılan dış
borç düşük faiz ödemesiyle birlikte ekonomik büyümeyi olumlu etkileyecektir.
Fakat tersi durumda bu etki negatif olabilir.
A. Zamanlararası
Borçlanma Modeli
Nissanke
ve Ferrarini tarafından ortaya konan bu model zamanlararası borçlanma
teorisinin bir uzantısıdır. Bu modele göre ülkelerin aldıkları dış borçlarla
daha fazla yatırım yapma kapasitesi elde etmiş olacaklar ve refah seviyelerini
arttırabileceklerin sonucuna ulaşmaktadır.
B. Borçla
Büyüme (Growth-Cum-Debt) Modeli
Bu
model alınan dış borçların niteliği üzerinde durmakta ve dış borçların ekonomik
büyümeyi olumlu etkilemesini belirli şartlara bağlamaktadır. Bu şartlar yabancı
kaynağın gelire dönüşme etkinliğinin yüksek olması, elde edilen ek gelirin
tasarruf edilerek yatırımlarda kullanılmasıdır. Ayrıca dış borcun faiz oranı ve
vadesi gibi özelliklerinin belirlediği maliyet unsuru da
önemlidir. Borçla Büyüme Modeli ’ne göre bir ülke kalkınmaya başlarken
yatırımları iç tasarruflarla finanse edemeyeceğinden dış borçlara yönelir. Ülke
kalkınmaya devam ettikçe tasarruf miktarı gittikçe artar ve ileriki zamanlarda
yatırımlar yurtiçi tasarruflar tarafından karşılanır düzeye gelebilir. Bu
modele göre dış borçların ekonomik büyüme sağlaması cari işlemler açığının
finansmanında kullanılmasına bağladır.
C. Borç
Fazlası (Debt Overhang) Teorisi
Borç
Fazlası Teorisi dış borçlanma ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi açıklayan
en temel argümanlardan biridir. Bu teori temel olarak ülkenin geri ödeme gücüne
odaklanır. Eğer ülke borç stokunu geri ödeme gücüyle desteklerse dış borçlar
olumlu bir etki yaratır. Fakat ülkenin borç stoku geri ödeme gücünü aşarsa bu
durum yatırımların azalmasına ve dolayısıyla ekonominin küçülmesine neden olur.
Ülkenin çok fazla borçlu olduğunu gören girişimciler gelecekte bu borcun ek
vergilerle kendileri üzerinden ödeneceğini düşünür ve yatırım yapmaktan
kaçınırlar. Dış borçlar kısa vadede ekonomik büyümeyi tetikleyen bir unsur
olarak kullanılırken sonraki dönemlerde daraltıcı bir etmene dönüşebilmektedir.
Bunu çok iyi bilen yatırımcılar olumsuz senaryonun gerçekleşmesini
beklediklerinde yatırım yapmaktan çekinecekler ve büyümeyi negatif
etkileyeceklerdir.
Öte
yandan yüksek dış borç belirsizlikleri arttırır. Oluşan risk ve belirsizlik
ortamı hükümetlerin uygulayacağı politikaları tahmin etmeyi zorlaştırır.
Hükümet dış borçları ödemek için kamu yatırımlarını azaltma yoluna gidebilir.
Böyle olursa toplam yatırımlar azalacağından büyüme de yavaşlayacaktır. Yüksek
dış borç ödemeleri kamu açıklarını arttırır ve faiz oranlarının yükselmesine
sebep olur. Bu da ekonomik büyümenin yavaşlaması anlamına gelmektedir. Son
olarak yüksek dış borcun yarattığı belirsizlik ortamı yatırımcıları kısa sürede
kar edebilecekleri alanlara yönlendirir. Bu da etkinliğin yüksek olduğu uzun dönemli
yatırımların azalması demektir. Fonların etkinliğini kaybetmesi de büyüme için
olumsuzdur.
D. Sürdürülebilirlik
Yaklaşımları
Gelişmekte
olan ülkeler sahip oldukları kıt sermaye gerçeği nedeniyle dış borçlara
yönelirler. Dış kaynaklarla büyümelerini sürdürebilmek isterler.
Sürdürülebilirlik yaklaşımları dış borçların fayda ve maliyetleri ile
ilgilenir. Bir dış borçtan elde edilen fayda ya da gelir maliyetinden yüksekse
bu borç ekonomiye olumlu yansıyacaktır. Getirisi maliyetinden yüksek olan borç
sürdürülebilir borçtur. Bu yaklaşımlara göre dış borçların sürdürülebilmesi söz
konusu borcun marjinal faydasının marjinal maliyetine eşit olmasına bağlıdır.
Bu noktadan öteye gidildiğinde dış borç ekonomiyi olumsuz etkilemeye
başlayacaktır.
Ayrıca
dış borçlar genel olarak döviz şeklinde ödendiğinden borçların sürdürülebilir
olması ihracat düzeyi ile de yakından alakalıdır.
3. Dış
Borç-Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Uygulaması
Bu bölümde dış
borçlar ve büyüme arasındaki ilişkiyi inceleyen deneye dayalı çalışmalara yer
verilmiş olup, iki değişken arasındaki ilişki Türkiye örneği üzerinden doğrusal
regresyon analizi ile ortaya konmuştur.
A. Literatür
İncelemesi
Borç
Fazlası Teorisi dış borç ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi açıklayan
çalışmaların temelini oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalarda çok fazla dış borcu
olan ülkeler üzerinden bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonuç
olarak dış borç ile büyüme arasında negatif bir ilişki olduğunu ortaya
koymaktadır.
Wijeweera, Coheni Deshpande, Lin ve
Sosin, Were, Hansen gibi araştırmacıların yaptığı çalışmalar Sri Lanka, Latin
Amerika, Afrika ülkeleri gibi bölgeler üzerine yoğunlaşmıştır. Kısa ve uzun
vadeli yapılan bu araştırmalar dış borç stoğunun ekonomik büyümeyi olumsuz
etkilediği sonucuna varmıştır. Türkiye için ise Kara (2001), Karagöl (2002),
Javed ve Şahinöz (2005) gibi araştırmacılar söz konusu ilişkiyi incelemiş ve
genele uygun sonuçlar elde etmişlerdir.
B. Model
Bu
çalışmada Cunningham’ın üç bağımsız değişkenden oluşan modeli örnek alınmıştır.
Bu modeldeki bağımsız değişkenler borç servisi, sermaye stoğu ve işgücüdür.
Bağımlı değişken ise GSMH’dır. Bu modele ek olarak Karagöl kendi çalışmasında
beşeri sermayeyi bağımsız değişkenler arasına eklemiştir.
C. Değişkenlerin
Tanımlanması
Y
= GSMH, K = Sabit sermaye yatırımları P = Nüfus artış hızı, D/Y = Toplam dış
borç stokunun GSMH içindeki payı, H = Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim
Kurumları’nın destekli bütçe içeresindeki payı, OP = İhracat ve ithalat
toplamının GSMH içerisindeki payı ve u = hata terimini göstermektedir
D. Veriler
ve Kullanılan Ekonometrik Metot
Bu çalışmada
kullanılan veriler farklı kaynaklardan (DPT, TUİK, WDI 2005, MEB) elde
edilmiştir. Bu veriler kullanılarak en küçük kareler yöntemiyle doğrusal
regresyon analizi yapılmıştır.
E. Analiz
Sonuçları
Regresyon
analizinde kullanılan seriler durağanlık testine tabi tutulmuştur. Testin
sonuçlarına göre dış borç serisinin sabitli trendli regresyon denklemine göre,
beşeri sermaye serisinin ise sabitli regresyon denklemine göre durağan olduğu
görülmüştür. Diğer serilerin ise durağan olmadıkları bulunmuştur. Bütün
serilerin durağan çıkmaması amacıyla birinci dereceden farkları alınarak tekrar
durağanlık testi uygulanmıştır. Bu test sonucunda ise serilerin birinci
dereceden durağan oldukları tespit edilmiştir. Son elde edilen verilerle en
küçük kareler yöntemi kullanılarak doğrusal regresyon analizi yapılmıştır.
Analiz sonuca göre veriler bir bütün olarak %5 seviyesinde anlamlıdır. Modelin
açıklama getirme kabiliyeti hayli yüksektir.
F. Bulgular
Uygulanan
testler ve regresyon analizi sonucu dış borçlanma ile ekonomik büyüme arasında
%1 anlam seviyesinde negatif ilişki gözlenmiştir. Sonuç olarak Türkiye’de dış
borçlar büyümeyi olumsuz etkilemektedir.
Sonuç
Dış
borçların ekonomik büyümeye etkisinin incelendiği bu çalışma borç fazlası
teorisini temel alarak Türkiye’den dış borcun kalkınmaya negatif etkisini
göstermiş bulunmaktadır. Daha önceki ampirik bulgular yönünde ulaşılan sonuç
Türkiye’nin dış borcunu azaltma eğilimine girmesi gerektiğini söylemektedir. Bu
çalışmada 1968-2005 yılları arasında gerçekleşen veriler kullanılmıştır.
Kaleminize sağlık. Bu hesaplamaya sıcak paranın ekonomiye olan etkisini de katmak gerekir mi? Kısaca bu sorumu nasıl doğru bir şekilde anlatabilirim bilmiyorum. Sıcak para bir illüzyon yaratıyor sanki. Bir örnekle açıklarsam. Ben bankaya TL verip karşılığında dövizi rahatlıkla alabiliyorum. Cari fazla veren bir ülke olmadığımıza göre bize bu lüksü sağlayan olanağını ağırlıkla sıcak para sağlıyor. Bu imkan/lüks sanki yatırımların verimli olmayışına da sürüklüyor. Diyelim ki bir ülkede sıcak para tarzı bir giriş olmasa, banka bir firmaya döviz kredisi açarken, açtığı kredinin döviz kazandırıcı bir yatırıma gitmesine özen gösterecektir. Ama şimdi buna özen gösterilmiyor, çünkü yatırım döviz kazandırıcı bir faaliyet olmasada, borçlu döviz kredisini ödeyebiliyor. Sıcak para aktığı sürece bir sorun yok. Ama sonuçta borç ödenmemiş oluyor. Bu nedenle döviz kredisinin yani dış borçların bize katkısının olumsuz olduğunu açıklayabilir miyiz?
YanıtlaSilSizin bakış açınız dış borcun dolaylı bir etkisine dikkat çekiyor. Fakat TL'nin döviz cinsine dönüştürülmesi sadece sıcak paraya değil ülkedeki bankaların ve Merkez Bankasının döviz rezervlerine de bağlı bir durum.Bir de bu makaledeki dış borç sadece döviz cinsinden borç anlamına gelmiyor. Bu ülkede yaşayanların diğer ülkelerde yaşayanlara olan borcunu kastediyoruz.
YanıtlaSilOrijinal ve Hızlı Kredi mi arıyorsunuz? Kredi koşullarımız 6 ay ile 300 ay arasında değişmektedir ve faiz oranımız sadece% 3 faizle başlamaktadır. Güvenlik, mülkün kendisinde ve Borçer'in deneyime dayanarak, projeyi zamanında ve bütçeyle tamamlayabilme kabiliyetidir. Ayrıca, mülkiyeti zaten mülkiyet sahibi olan veya mülklerinde önemli miktarda özsermayeye sahip olan yatırımcılara “nakit artırma kredileri” sağlıyoruz. mali yardım almak için bugün bize e-posta gönderin: (plutocreditfinancier@gmail.com)
YanıtlaSil