Lev
Tolstoy’dan Kroyçer Sonat ahlak, kadın-erkek ilişkileri, evlilik gibi konuların
işlendiği kısa sayılabilecek bir roman. Kitap yaşı ilerlemiş bir devrimcinin,
Pozdnişev’in, başından geçen evlilik hikâyesini kendi ağzından anlatması
üzerine kurgulanmış. Romancılığın en büyük üstatlarından Tolstoy, toplumsal
ahlakının bozulmasını romanına konu ederek bu soruna dikkat çekmek istemiş
olabilir. Kitabı okurken 1889 Rusya’sında bizimkilere çok benzeyen örf ve
adetler olması en çok dikkatimi çeken şeylerden biri oldu. Kroyçer Sonat küçük,
kısa bir kitap fakat Tolstoy’un öylesine hakiki tespitleriyle ve fikirleriyle
bezenmiş ki kitabın okuyucuya kattıkları ebadının çok ilerisinde. Kitabı
okurken Pozdnişev’in bazı fikirlerine katılmasam da kitabın yaklaşık 130 sene
öncesinde yazıldığını düşününce ona daha fazla hak vermeye başladım. Ayrıca ne
kadar önemli bir ayrıntı bilmiyorum ama ben romanın 1992 yılında Varlık
Yayınları’ndan çıkan baskısını okudum. Bugün birkaç farklı kitabevi tarafından
yapılan baskıları mevcut. Kitabın sonunda Tolstoy’un okuyucuların mektupları
üzerine kaleme aldığı bir de sonsöz bölümü bulunmakta.
Güncel ve günlük konuları iktisadi bir yaklaşım içinde değerlendirmek ve herkesin faydalanması için oluşturulmuş kişisel bir sayfa. Merak etmek, düşünmek, sorular sormak, sorgulamak ve araştırmak sayfanın karakteristiğini oluşturmaktadır. Ziyaret edenlerden fikirlerini, düşüncelerini, eleştirilerini ve tavsiyelerini yorum olarak yazmalarını rica ediyorum.
21 Mayıs 2016 Cumartesi
Kroyçer Sonat
Etiketler:
1889,
ahlak,
fikir,
ilişki,
kadın-erkek,
kitabevi,
kitap,
Kitaplık,
Kroyçer Sonat,
Pozdnişev,
Rusya,
Tolstoy,
toplum,
Varlık Yayınları
16 Mayıs 2016 Pazartesi
1984
George Orwell’in 1948 yılında kaleme aldığını okuduktan
sonra öğrendiğim ‘1984’ romanı distopik bir eser. Yazarın romana 1984 demesi ve
olayların 1984’te geçmesi 1948’deki 4 ve 8’in yer değiştirmesiyle ortaya
çıkartılmış.
1948’te
yazılan 1984’te geçen ve 2016 yılında okuduğum romanın bende ortaya çıkardığı
etki derin oldu. Olaylar baskıcı kelimesinin çok hafif kaldığı bir iktidar
tarafından yönetilen distopik Okyanusya ülkesinde geçiyor. Öyle ki kendisine
Parti diyen iktidar, halkına yalan söylüyor, onları uyutuyor, sindiriyor ve
sömürüyor. Gelinen teknolojik seviye sayesinde her yurttaş özel hayat
önemsenmeksizin denetim ve kontrol altında tutuluyor. Parti düşünmeye, sevmeye,
insani ilişkilere düşmanca karşı. Devlet denen şey Parti’nin sonsuz iktidarını
sağlamak üzere dizayn edilmiş.
İşte
böyle bir ülkede yaşayan Winston Smith bakanlıkların birinde çalışan sıradan
bir vatandaş. Fakat herkes gibi olamıyor. Düşünmek denen o insani eylemi Parti’nin
emrettiğinin aksine işlemekten kendini alamıyor. Hatta çok daha ileri gidip,
düşünmek ve sorgulamak konusunda kendisi gibi birisine, Julia’ya, âşık oluyor.
En sonunda da Parti’nin eline düşüyor.
George
Orwell insanların nasıl bir koyun sürüsü gibi yönetilebileceklerini büyük
maharetle ortaya koymuş, 1984 insanı düşünmeye teşvik ediyor. Günümüzle de ortak
ayrıntılar yakalayabileceğiniz 1984 romanı dünyamızın Okyanusya’ya doğru koşar
adım gittiğini aklınıza getirecek. Sadece tercih edilen metodoloji farklı diye
düşüneceksiniz. Bu açıdan roman asla eskimeyecek, demode olmayacak bir klasik
bence. Demokrasi, eşitlik, insan hakları gibi kavramları kitabı okuduğunuz
sırada fazlaca sorgulayacaksınız. Zaten bence yazarın amacı da tam olarak bu.
Can Yayınevi
Çeviren: Celal Üster
Etiketler:
1984,
demokrasi,
denetim,
devlet,
düşünmek,
eşitlik,
George Orwell,
iktidar,
insan hakları,
Kitaplık,
kontrol,
Okyanusya,
parti,
roman,
sorgulamak,
Winston Smith
15 Mayıs 2016 Pazar
Fareler ve İnsanlar
John
Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar kitabını düşününce ilk aklımda beliren şey
kitabın salt gerçekçiliği oluyor. Öyle yalın bir şekilde anlatılıyor ki öykü
kendinizi romanın geçtiği çiftlikte olayları bir köşede oturup seyrediyor gibi
olabiliyorsunuz. Romanın ana karakterleri birbirinden oldukça farklı iki dostun
birbirleriyle ve çevredekilerle olan ilişkilerini büyük bir ustalıkla işleyen
Steinbeck akıcı ve sade bir dil kullanmış. Sayfalar geçip giderken olayın içine
derinden dâhil ediyor sizi usta yazar. Fareler ve İnsanlar ayrıca düşündürücü
bir kitap. Cereyan eden olaylar karşısında ‘Ben olsam ne yapardım?’ sorusunu
bolca sorduruyor. Kitabın bir diğer
güzelliği ise geçtiği dönemin özelliklerini çok başarılı bir şekilde yansıtması. Kısacası Fareler ve İnsanlar okuyucusuna çok şey katacak bir başyapıt.
Sel Yayınları
Çeviren: Ayşe Ece
Etiketler:
akıcı,
başyapıt,
dost,
düşündürücü,
Fareler ve İnsanlar,
gerçekçilik,
insan,
john steinbeck,
kitap,
Kitaplık,
roman,
sade,
usta,
yazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)