In English

13 Mart 2019 Çarşamba

GİRİŞİMCİLİK ÜZERİNE

Girişimci en basit tanımıyla ekonomik mal veya hizmetleri üretmek ve bunları kar amacıyla satmak için üretim faktörlerini (emek, sermaye, doğal kaynak/hammadde) bir araya getiren kişidir. Esasında girişimciliğin temelinde kar amacı ve risk faktörleri yatmaktadır. Kar girişimcinin nihai hedefi ve olmazsa olmazıdır. Bu konuda herhangi bir kavram kargaşası bulunmamasına rağmen risk konusunda bir algı hatası mevcuttur. Risk dendiğinde bir çoğumuzun aklına tam bir belirsizlik hali gelmektedir. Halbuki risk öngörülebilir, analiz edilebilir ve hatta yönetilebilir bir olasılık durumudur. Bugün bilimin ışığında pek çok risk yönetim metodu bulunmakta ve girişimciler bunlardan azami ölçüde yararlanarak girişimlerini başarıya ulaştırabilmektedir. Sonuç olarak risk, girişimciler için korkulan bir olgu olmaktan öte doğru bir şekilde değerlendirildiğinde işlerinin bir parçasından başka bir şey değildir.

Günümüz ekonomik sisteminde girişimcilik çok kritik bir noktadır. Çünkü ekonominin çalışması yeni ürünler üretilmesine bağlıdır. Bu yeni ürünleri üretecek kişiler rekabetten kaçınan, risk almayı göze alan girişimcilerden başkası değildir. Girişimcilerin niteliği bir ülkenin ekonomisinin niteliğini belirler. Riskleri analiz etmekte iyi olan, yenilikçi düşünen, rekabetçi, kaliteli girişimcilere sahip ülkeler dünyanın en büyük ekonomileri haline gelmiştir.

Peki bir ülkede girişimcilik nasıl gelişir? Eğitim sisteminden yasal çerçeveye, Sosyo-kültürel yapıdan vergi mevzuatına kadar yaşamla ilgili her konuda girişimciliği destekleyici tedbirler alınması mümkündür ki girişimcilik yalnızca bu tedbirlerin alınmasıyla gelişebilir. Örneğin ezberci, katı bir eğitim sistemi yerine özgürlükçü, hayal kurduran, herkesin yeteneklerini ortaya çıkarmaya odaklı bir eğitim sistemi girişimci ruhları destekleyecektir. Adil ve tarafsız bir hukuk sistemi ve oturmuş kurumlar oyunun kurallarının oyun esnasında değişmeyeceğini garanti ederek girişimcilere güven verir. Öte yandan yeniliklere kapalı, şevk kırıcı, sadece olumsuz yanları gören bir toplum yapısı da girişimciliğin önündeki en büyük engeldir. Birine bir fikrinizi anlattığınızda ‘olmaz, tutmaz, yürümez’ kelimelerinin sizi ne kadar demoralize edebileceğini bir düşünün. Desteklenmeyen, cesaretlendirilmeyen fikirler daha doğmadan ölmüşler demektir. Bu yüzden sosyal algının girişimciliği destekleyici bir şekilde oluşturulması şarttır. Öte yandan vergi mevzuatının da girişim yapmak isteyen fikir sahibi kişileri teşvik edici özellikte olması gerekmektedir.

Sonuç olarak bir ülkenin kalkınması için girişimciler hayati öneme sahiptir. Bir ülke girişimcisine ne kadar sahip çıkıyor ve onu teşvik ediyorsa o kadar gelişmiş bir ekonomi potansiyeli barındırıyor demektir. Türkiye de son yıllarda yaptığı çalışmalar ile girişimciler için daha cazip bir ortam olaya devam etmektedir. Bu çalışmaların olumlu sonuçları yakın gelecekte alınacaktır.


KAYNAKLAR

·         http://erhanerkut.com/analiz/girisimciligi-gelistirme-onerileri/
·         https://webdosya.csb.gov.tr/db/destek/editordosya/Risk_Yonetimi_Brosuru.pdf


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder